Lojistik sektörünün çevreye ve ekonomiye olan negatif etkilerini pozitife dönüştürmek amacıyla yolan çıkan LogD'nin hayata geçirdiği ve Türkiye'de bir ilk olan Milk Run sistemi ile bu amacı somutlaştırdıklarını vurgulayan Seyhan Gülhan, sisteme entegre edecekleri yeni çözümlerle hem doğaya hem de markalara daha fazla katma değer sağlayacaklarının altını çizdi.

 Markaların lojistik süreçlerini yeşil lojistiğe dönüştürerek hem firmalara hem de gezegenin geleceğine değer katacak Milk Run sistemini hayata geçiren LogD'nin Kurucusu Seyhan Gülhan, bu fikrin arkasındaki motivasyonun 25 yıllık sektör deneyimi sürecindeki görüler olduğunu ifade etti. 

Operasyonlarda kullanılan malzemelerin yarattığı atık ve saldığı karbonmonoksitin azaltılabileceği fikri ile yola çıkan Gülhan, yarattığı Milk Run sistemi ile hem doğanın geleceğini koruma altına aldıklarını hem de markaların çevreci taahhütlerini yerine getirmelerine katkıda bulunduklarını söyledi. Aynı zamanda markaların tedarik zincirlerindeki altyapıyı güçlendirdiklerini ve maliyet avantajı sağladıklarını kaydeden Gülhan, firma ve doğa endeksli bu iyileştirme sistemini güçlendirmek için yeni entegrasyonlar yapacaklarını da ekledi. Bir sonraki hedefin Avrupa olduğuna dikkat çeken Gülhan, bununla alakalı çalışmalara başladıklarını da belirtti. 

Öncelikle kısaca LogD'den ve onu hayata geçiren motivasyondan bahsedebilir misiniz? 

Profesyonel hayatımın tamamının lojistik üzerine olması nedeniyle operasyonlardaki karton koli ve sarf malzeme kullanımı her zaman dikkatimi çekiyordu. Çevreye ve ekonomiye olan negatif ektisi nedeniyle bu konuda döngüselliğin sağlanması gerektiği değerlendirmelerinde bulunuyordum. Bunun üzerine, işletmelerin lojistik süreçlerinde kullandığı malzeme atıklarını minimalize etmek ve çevreye yaydıkları karbon emisyonunun azaltılmasına destek sunmak amacıyla hareket geçtik ve LogD ile Milk Run sistemini kurduk. Türkiye'de ilk olan bu sistemle aynı zamanda markaların operasyonel süreçlerine inovatif çözümler de sunuyoruz.

 

Yeşil lojistik bir süredir konuşulan ve üzerine eylem planları oluşturulan bir anlayış. Sizin hayata geçirdiğiniz Milk Run sistemi bu anlayışı nasıl somutlaştırıyor? 

Çevreci taşımacılık yaptığını ifade eden lojistik firmalarından nasıl ayrışıyorsunuz? Öncelikle Milk Run sisteminde çevreci olmayan hiçbir çözüme yer vermiyoruz. Ayrıca sıfır atık prensibimizden hiçbir şekilde vazgeçmiyoruz. Lojistik, karbon ayak izine ciddi etkileri olan bir sektör. Bu nedenle bu alanda gerçekleştirilen çevreci ve sürdürülebilir çözümlerin doğaya, ekonomiye etkisi yüksek olacaktır. Milk Run sistemini kullanan firmaların karbon ayak izini azaltarak daha güçlü ve sürdürülebilir tedarik zincirine sahip olmaları konusunda destek veriyoruz. Her gün ağaçları kurtaran ve karbonu azaltan bir uygulamaya sahibiz. Sisteme daha ne gibi yenilikler entegre etmeyi planlıyorsunuz? 18 ay önce ilk yola çıkarken hedeflerimizi belirledik ve bu hedeflere göre geliştirmelerimizi gerçekleştirdik. Bu alanda uzun yıllar (25 yıl) deneyim sahibi olmamız daha hızlı ve doğru ilerlememizi sağladı. Motivasyon kaynağımızın birincisi dünyamızın geleceği, ikinci ise firmaların geleceği oldu. Dünyamızın geleceği için kaynakları tüketmekte bilinçli olmalı ve döngüselliğe geçmeyi hedeflemeliyiz. Türkiye'nin değerli markalarının çevre konusundaki hassasiyet ve AB Yeşil Mutabakat hedeflerine ulaşma konusundaki motivasyonlarını yakinen gördüm. Toplumsal bilinçlenmenin de her geçen gün artmasını çok olumlu görüyorum. End to End Green Logistics konusunda çalışmalarımız var. 2023 yılında bunları saha yansıtıyor olacağız. 

Peki, bu sistem markalara ve firmalara nasıl bir katma değer katıyor?

 

Söyleşinin Devamı İçin Tıklayın